RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH'IN ADIYLA BAŞLARIM


   
  TASAVVUF Sitesi:..Ey iman edenler Allah'tan korkun ve sadıklarla beraber olun(Tövbe suresi 119.ayet)
  EDEP ADAP-4
 

 

SOFİNİN KARDEŞLERİNE EDEBİ
EBU HUREYRE RA: Resûlu`llah Salla`llahu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğunu işittim, dediği rivâyet olunmuştur Rivâyete göre, Resûlu`llah Salla`llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Ashab`ım, zandan (sebepsiz ithamdan) çekininiz! Çünkü sanıkla ithâm sözlerin yalanı çok olanıdır. Biribirinizin eksikliğini görmeğe ve işitmeye çalışmayınız, husûsî ve mahrem hayâtınızı da araştırmayınız! Bir de almayacağınız bir malı alıcıyı zarara sokmak için arttırmayınız, biribirinize hased de etmeyiniz! Buğuz (düşmanlık) da etmeyiniz! Biribirinize arkanızı çevirip küsmeyiniz de. Ey Allah`ın kulları, biribirinize kardeş (mesâbesinde) olunuz! (Biribirinizi seviniz!) BUHARI HADİS NO: 1993
1. Mürit, hiçbir zaman, başkalarının kusuruna bakmamalı. Devamlı kendi kusurlarını görmeli. Böyle yapmadığında mürşidinden menfaat göremez.
2. Yanında bulunan şeylerden, arkadaşlarına da vererek, paylaşmayı adetleri arasına dahil etmeli.
3. Dergah gibi yerlerde, imametlik için arkadaşlarıyla zıtlaşmamalı ve öne çıkmamalı. Zahiren ve batınen kendini aşağı görmeli. Alçak gönüllü olmaya özen sarf etmeli.
4. Mürid kardeşinin geçmişte yaptığı hatalarını yüzüne vurmamalıdır. Bundan dolayı onları aşağılamamalıdır.
5. Bir acı biber bile olsa Allah’ın (cc) kendisine verdiği nimeti mürit kardeşiyle paylaşmalıdır. 6. Mürit, hayır işlerinde öne çıkarak, kardeşlerine örnek olmalı.
7.Mürit, arkadaşlarını teheccüd namazına, sabah namazına, mübarek gecelerde ibadet etmesi için kaldırması arkadaşlığın hukukudur. Bu güzel geceleri onlara haber vermelidir. Bu güzel davranışlardan mahrum olmamalıdır.
8. Dergahta hastalanan kardeşiyle ilgilenmeli ve hizmetin de kusur yapmamaya özen sarf etmeli. 9. Mürit, gece olsun, gündüz olsun, mübarek gün ve gecelerde ellerini Allah’a açınca kardeşlerini unutmamalı, onları duvalarıyla hatırlamalı, onların ve kendinin affı ve mağfiretleri için ağlamalı.
9. Kardeşlerinin zaruri ihtiyaçlarını gidermek için gerekliyse nafile ibadetleri bile terk ederek koşmalı. 10. Mürit, kardeşlerine bildiklerini aktararak, edep ve adapları anlatmalı teşvik ve gayretlerini buraya yönlendirmeli.
11. Kardeşlerinin kullandığı, hela ve benzeri yerlerin temizliğini erken davranarak titizlikle ve dikkatlice yapmalı.
 
 
 
CÜNEYDİ BAĞDADİ hz GÖRE SOFİNİN TARİFİ ŞÖYLEDİR.
SOFİ TOPRAK GİBİDİR.
HER FENA ŞEYLER ONA ANLATILABİLİR, FAKAT ONDAN SADECE GÜZEL ŞEYLER SADIR OLUR.
O YERYÜZÜ GİBİDİR, ÜZERİNDE İYİDE YAŞAR KÖTÜDE YAŞAR.
O HERŞEYİ GÖLGELEYEN BİR BULUT MİSALİDİR.
YERYÜZÜNÜ SULAYAN YAĞMUR GİBİDİR. (seyda)
 
 
 
 
 
 
 
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
KURAN 24:37 - NUR SURESİ 37. AYET
ONLAR, NE TİCARET NE DE ALIŞ-VERİŞİN KENDİLERİNİ ALLAH’I ANMAKTAN, NAMAZ KILMAKTAN VE ZEKÂT VERMEKTEN ALIKOYAMADIĞI İNSANLARDIR. ONLAR, KALPLERİN VE GÖZLERİN ALLAK BULLAK OLDUĞU BİR GÜNDEN KORKARLAR.
(MEAL DİYANET VAKFI)
 
 
 
 
 
 
 
 
MÜRŞİDE VEKİL OLANLAR
VEKİL KARDEŞLERİMİZİN EDEBLERİ:
1.Bu vazîfeye tevdî edilen mürit mürşidini ve Saadatı temsil etmektedir.
2.Bu görevin Cenâb-ı Hakk’ın emâneti olduğuna itikat etmelidir.
3.Vekil bütün hizmetleri, görevleri îfâ ederken mürşid-i kâmillerin teşvikleri, himmetleri, devamlı olarak vekîllerle birlikte olduğunu bilecek, fakat bir hata yapmamak için endişeli, temkinli ve dikkati olacaktır.
4.Şurası önem arz eder ki, vekil olan kişi, sofilerin eğitiminde, onların organizesinde ve kendisinin gidiş atında çokça eğitimli, terbiyeli, güzel ahlaklı, sabırlı, mütevazi olmalı ve insanlara güzel davranmalı.
5.Sünneti seniyelere yapışmış bir vekil, mürşidinin ahlakıyla ahlâklaşmalı, mürşidinin edebiyle edepleşmeli, şeriatın ahkamını iyi bilmeli, hiç değilse farz olan kadarıyla ilmihal bilgisine haiz ve tarikatının edep ve adaplarını, kural ve kaidelerini çok iyi bellemelidir.
6.Vekil olan kişi, sadatın kitaplarını okuyarak, kendisini yetiştirip sofi kardeşlerine daha çok faydalı olmaya çalışmalıdır.
7.Vekil, kendi nefsi, mürşidi, sofi kardeşleri ve diğer Müslüman kardeşleri ile birlikteyken riayet etmesi gerekli adap ve edep hususlarını bilip ona göre hareket etmesi ve bunları kendisine bir vazife ve şiar edinerek, örnek olmalıdır.
8.Vekil, tarikatta ne kadar ilerlerse ilerlesin, nereye varırsa varsın, kendini daha yolun başında görüp kabullenmelidir.
9.Vekil ,tarikatta, yüksek mertebelere ulaşsa dahi, kendi nefsini herkesten aşağı görmelidir. Çünkü insanın akıbeti belli olmadığı için kendisini hiç kimseden iyi görmemelidir. Bunu böyle kabul etmeyip nefsine kıymet verirse, bu yolda nasibi yok demektir.
10.Vekil, insanlar için, sofiler için tertemiz beyaz bir elbise gibi olmalıdır, ona bir siyah nokta değdiğinde nasıl göze çarparsa, vekil de bir hata yaptığında göze çarpacağını unutmamalıdır. Yaptığı hatayla kalsa sadece, hatası da mürşidine mal edilir.
11.Vekilin hataları göze çarpacağından, Allah’ın (cc) emir ve nehiyelerini uygulamak suretiyle, İslam dinine ve sofi kardeşlerine menfaatli olmaya gayret sarf etmelidir. Bunu yapmadığında dinine kendine ve sofilere daima zarar verir.
12.Vekil, sofilerin kendisine hürmet göstermesine iltifat etmeyip, makam ve mevkie kıymet vermemelidir.
13.Kendisine karşı adabta durulmasına hiçbir zaman talep etmemeli ve değer vermeyip, bu gibi durum hasıl olduğunda tevazulu davranış sergilemeli, böyle durumların insanda benlik, gururlanma, büyüklenme hastalığına duçar olacağından, sofilik kuralının da gereği bunlarla kendini meşgul etmemelidir.
14.Vekil, bir yansıtıcı ayna gibidir unutmamalıdır ki, sofiler gördükleri ve öğrendikleri çoğu şeyi vekilden aldıklarından vekilin meşrebinde olurlar.
15.Vekil ise her nerede olursa olsun, virdini çeker, rabıtasını yapar, hatmelerine dikkat eder, ibadetlerine önem verir, devamlı sohbet etmek suretiyle, sofilere ve diğer Müslüman kardeşlerine menfaatli olmaya gayret sarf ederse, sofilerde böyle hareket ederler.
16.Vekil olan kişi, Müslüman kardeşlerinin ve sofi kardeşlerinin hayırlı bir iş yapmasına vesile olursa, büyük menfaat elde eder. Kötü bir iş yapmasına vesile olduğunda ise cezasına ortak olur ve helak olur.
17.Vekil olan, sadatın sohbetlerini, sadatı kiramın konuş malarını sofi kardeşlerine aktarırken, ne fazla nede eksik olarak aktarmamalıdır. Bu şekilde olan aktarımlara sadat hoşnut olmadıkları gibi, her ne kadarda zahiren kızgınlık göstermeseler de, manen kızabilirler unutmamalı.
18.Vekil mürşidinin nisbet ve feyizinden en üst seviyede istifade edebilmek için, mürşidini taklit ederek tam bir mutabaat yapmalı ve vermiş olduğu görevleri ve dersleri yerine getirmelidir. Bunun aksini yapan vekilin terakki etmesi mümkün değildir.
19.Vekil olan kişi, Müslüman kardeşlerinin ve sofi kardeşlerinin hayırlı bir iş yapmasına vesile olursa, büyük menfaat elde eder. Kötü bir iş yapmasına vesile olduğunda ise cezasına ortak olur ve helak olur.
ABDULLAH (İBN-İ MESÛD) RADİYA'LLAHU ANH'DEN NEBÎ SALLALLAHÜ ALEYHİ VE SELLEMİN ŞÖYLE BUYURDUĞU RİVÂYET OLUNMUŞTUR: (SÖZÜNDE, İŞİNDE) DOĞRULUK İNSANI HAYRA İRŞAT EDER, HAYIRLI İŞLER DE CENNETE KILAVUZLUK EDER. -O KİMSE Kİ, DOĞRULUK ŞİÂRIDIR. NİHÂYET (BU SECİYESİYLE) SIDDIK (VASFINA MÜSTAHAK) OLUR. YALANCILIK DA MUHAKKAK İNSANI FÜCÛRA (ŞERRE) SÜRÜKLER, ŞER DE CEHENNEME GÖTÜRÜR. O KİMSE Kİ, YALANCILIK ONUN ŞİÂRIDIR. NİHÂYET BU (İDMANLI) YALANCI DA ALLAH'IN DÎVÂNINDA "KEZZAP" DEFTERİNE YAZILIR. BUHARI HADİS NO: 1997
20.Vekil olanın, bu yolda kendinden büyük sofilere ve insanlara karşı büyüklenmesini, haddini bilmemekle, kendi emsallerine karşı büyüklenmesini edepsizlikle, kendinden aşağı yani küçükleriyle olan münasebetlerinde büyüklenmesini ise acizlik alametiyle vasıflandırırlar. Ancak Müminin mümine karşı hürmetine ise dinimiz bir sakınca görmemiştir.
HUZÂÎ HÂRİSE İBN-İ VEHB (RADİYA'LLAHU ANH)'DEN ŞÖYLE DEDİĞİ RİVÂYET OLUNMUŞTUR. NEBÎ SALLALLAHÜ ALEYHİ VE SELLEMİN ŞÖYLE BUYURDUĞUNU İŞİTTİM:
ASHÂBIM, HABERİNİZ OLSUN, SİZE EHL-İ CENNETİ BİLDİREYİM: HER ZAYIF OLAN VE HALK TARAFINDAN ZAYIF GÖRÜLEN (MÜTEVÂZI') HER MÜMİN CENNETLİKTİR. (HALBUKİ) O MÜMİN ALLAH (IN KEREM VE İNÂYETİNE) YEMÎN ETSE, MUHAKKAK Kİ ALLAH ONU (İHSÂN VE İNÂYETİ İLE) YEMÎNİNDE GERÇEK ÇIKARIRDI. EY ASHÂBIM, İYİ DİNLEYİNİZ, SİZE CEHENNEM HALKINI DA BİLDİREYİM. ONLAR DA KATI YÜREKLİ, KİBİRLİ VE HÎLEKÂR, ULULUK TASLAYAN KİMSELERDİR. BUHARI HADİS NO: 1752
21.Vekil olan, sadatı kiramın vekaletinden maksat, Allah (cc) yolundan ayrılmış ve istikametini bozmuş olanların kalbini, tekrar sohbet ve nasihatlerle Allah’ı Zülcelal’e bağlamaya sarf etmekle gayret göstererek çalışmasıdır. Bu gibilerle ilgi ve alaka kesilmemeli ve düzenli olarak sohbet meclislerine davet edilip getirilirse, dinin güzellikleri arasında, müminlerin bulunduğu ortama, Yüce yaratıcının şefkati ve merhametine ile inen rahmetten fayda görerek, maksuda erişilip, düzelmelerinin ümit ve ihtimali yüksek olur.
 Eyer bu kardeşleriyle ilgi ve alaka kesilirse, o kişiler, günah ve hatalarında ısrar ederek büyük bir bataklığa düşmüş yardımdan uzaklar gibi ebediyen kopmuş olurlar. Bunlar istikametten ayrılarak zaten dinen fakirlerdir. İhtiyaç halinde olan bu kardeşlerimiz farkında olmasalar da yardım beklemektedirler. Bunların gözetilmesi, incitilmemesi, terk edilmemesi gereklidir.
Sen yine de öğüt ver. Çünkü öğüt müminlere fayda verir. Buyurmaktadır.
22.İşte vekil, vekaletinin maksadını bu yöne yönlendirerek vekaletinin hakkını vermelidir.
Cerîr İbn-i Abdullahi'l-Becelî radiya'llahu anh'den Nebî Sallallahü aleyhi ve sellemin: "Merhamet etmeyen kimseye merhamet olunmaz" buyurduğu rivâyet olun muştur. BUHARI HADİS NO: 1978
Yine:
'Âişe radiya'llahu anhâ'dan Nebî Sallallahü aleyhi ve sellem bana: muhakkak ki Allah, her hususta rıfk ile, yumuşaklıkla muâmele edilmesini sever, buyurdu, dediği rivâyet olunmuştur. BUHARI HADİS NO: 1983
23.Vekil olan, sofi kardeşlerini, gece namazına, nafile ibadetlere, özendirmeli, özellikle sabah namazını vaktinde kılmalarını teşvik etmeli ve sabah namazına kalkmaları için onları uyarmalı.
24.Vekil Mübarek gecelerde sofileri bir araya toplayıp, sohbet yapmalıdır. Gönül ne çay ister ne kahve, gönüller sohbet ister çay ve kahve bahane, misali özel olarak, haftanın belirli günlerinde, dergahlarda, sadatın sohbet meclislerini oluşturmalı, eyer vekilin sohbet etmek gibi bir hasleti yoksa, bunu sadatın sohbet kitaplardan okuyarak telafi etmeli ve arkadaşlarını sadatın kitaplarını okumaya teşvik etmelidir.
25.Vekil, esasen sadatın olmadığı yerde vekildir.
26.Vekalet sadatın huzurunda, her ne kadar geçerli ise de, mürşidin huzurunda bulunulduğundan, vekaleti veren huzurda olduğundan, sofiler için vekalete ilgi kalmamalıdır. Hedefte mürşit vardır, aynel yakınlık vardır. Mürşidin olduğu yerde mürşitten gayrı sına teveccüh olmaz, teveccüh yalnız mürşidedir.
27.Vekil, sadatın olmadığı yerde, mürşidinin görevini üslenerek, sofilerin dertleriyle ilgilenmeli, onların dertleri, sorunlarını gidermeye çalışarak, çözümler aramalı, adap ve edeb, kural, kaideleri onlara anlatarak ve aktararak onları bilgilendirmelidir. Pek tabiidir ki bunları yaparken de kendisine ucup, gurur, kibir oluşmamasına dikkat etmelidir.
28.Ucup, gurur ve kibir oluşması vekile büyük zarar verir vekil bunu bilmelidir. Bunun içindir ki vekil her zaman sofilerden bir adım ileride olmalı, sadatın kitaplarını okuyarak kendini tasavvuf yönünden yetiştirmelidir. Şu kesindir ki, okuyan okuduğuna alim, terk eden terk ettiğine cahildir vekil bunu bilmeli.
29.Vekalet, sadatın vermiş olduğu vekalet ki, tövbe ile alakalıdır.
30.Bir makam, bir rütbe, bir derece, bir çıkar yetkisi değildir. Yinede bilinmelidir ki sadat layık olana, bu işi, bu işe ehil olana verir. Sadat bu vekaleti, dünya çıkarı temini için hiç kimseye asla ve asla vermez, bu böyle bilinmelidir.
31.Vekile, bir dünyalık ihtiyaç hasıl olduğunda çok dikkatli olmalı, ihtiyaçları için kimseye yük olmamalı, yardım talebinde bulunmamalıdır.
32.Fitneye sebebiyet verecek hasletleri daima, kollayıp gözetecek ve bunlardan sakındığı gibi insanları da bunlardan sakındıracaktır.
33.Vekil bakara suresi yüz doksan bir inci ayette buyrulan:
(Fitne, adam öldürmekten daha kötüdür. Ayetini unutmamalıdır.
34.Vekil, her ortamda sadata mutabaat yaparak, sadatın sohbetleriyle ortamı süsleyip, tövbe ve tarikat dan, bunların güzelliklerinden bahsederek, hem İslama, hem kendine, hem de insanlara hizmet etmiş olur. Aksi davranışlar vekil için hatadır.
35.Vekil, sohbetleri, çalışma ve çabalarının vesilesi sonucunda, bir insanın hidayetine hakka dönmesine ve yönelmesine vesile olmuş, ona tövbe ve tarikat verdiği zaman, eski hatalarına düşmemesi, eski hatalarını yapmaması için, onunla devamlı ilgilenmelidir. Bakımı yapılmayan bahçeyi ayrık otu sarar misalinden örnekle, sonra o bahçenin temizlenmesi, ayrık otunun ayıklanması zor olur.
Bu misalle o sofinin takibi, sorumluluğu vekile aittir.
Yukarıda geçen Buharinin dört yüz seksen yedi numaralı hadisi gereği vekil mesuliyet taşır.
<“birerleriniz elinin altındakinden mesuldür”> Buyrulmaktadır.
36.Vekilin, bir kötülüğe mani olmak için, kendisinden çekinilen ve bir hayır ümit edilen bir kişiye, yeri ve zamanı geldiğinde hakkı söylemesi, çok güzel şerefli bir haslettir. Çünkü müminler özürlerinin kabul edilip, insanların kalbine soğukluk girmemesini isterken, münafıklar ise Müslümanların dağılmalarını perişan ve olmasını arzu ederler.
37.Vekil, kalbini muhafaza etmeyerek, hal ve tavırlarına çeki düzen vermez ve lakayt yaşar; yaptığı ve ettiği şeri şerife, tarikatı aliyeye, marifet ve hakikate sığmaz, buna rağmen marifete ermekten, gerçeğin tadını almaktan, Ahmedi Mahmudu Muhammed’ in kokusundan bahsediyorsa, işte o yalancıdır.
38.Vekil, kendisine bir noksanlık, bir hata izafe edildiği zaman, kendi nefsi hesabına müdafaadan şiddetle kaçınıp, böyle bir ayıbının olduğunu düşünerek, mülayim ve hüsnü niyetle hareket edip, hatasının düzelmesi için mümin kardeşinden duva istemelidir.
39.Birisiyle münakaşaya girmemeli, girerse hemen, Rabbine istiğfar edip, kusurunun affını dilemeli, haklı bile olsa Allah’ın (cc) mağfiret edilmesini istemeli. Sana ne ben vekilim, gerekeni bilirim, bana karışmak sofiye düşmez, ben sadatın vekiliyim demek bir vekile ve olgun bir mümine yakışmaz. 40.Kimseye hakaret gözüyle bakmamalı ve kimseyi kendinden aşağı görmemelidir.
41.Vekil, eleştirilere açık, daima hizmete talip, temiz, dürüst, emin, sadık, fedakar, cefakar, vefalı kısacası vekil dinine, diyanetine, Allah’ına, peygamberine, vekaletini taşıdığı mürşidine, tarikatına, sofilere ve her şeye ve herkese layık olmaya çalışmalı. Bu azim ve gayret üzere sebatlı olmalı.
42.Vekil, ben vekilim diyerek, hiçbir kimseden ve hiçbir yerden özellik istemeyeceği gibi özellik beklememelidir.
43.Vekil, eyer ehli değil ise namaz kıldırmak için imamete geçmemelidir, namazı ehli olan kıldırır, vekaleti namaz için değil, mürşidi ile ilgilidir.
44.Vekilin de, vekaletinin dışında, bir mürit olduğunu unutulmamalıdır. Gerekli kural ve kaidelerde kardeşlerin den bir farkının, bir özelliğinin olmadığının vekil idrakında, olması gereklidir.
45.Vekil, vekaletim var diyerek dergahlarda baş köşeyi kapmak, özel eşya kullanmak, her şeyde öne çıkmak gibi hasletlere de sahip olamaz, olmamalı.
46.Vekil, mümin kardeşlerine sohbet ederken rabıtalı olmalı ve sanki kendi nefsine sohbet eder gibi tavır takınmalı. 47.Devamlı korku ve ümit arasında bulunmalı, Rabbinden devamlı, sadakat ve istikamet istemelidir
48.Vekil, kardeşleri arasında, huzur eri olarak görev yaparken, dergahta, dirliği, birliği ve düzeni sağlamalıdır. Sofiler içinde olan ve olmak üzere olacak tatsızlıkları, tartışmaları, olaya sebep olacak, nefsani hal ve hareketleri önceden yatıştırmalı, eyer sofiler arasında küslükler varsa bunları derhal sonlandır’ıp, şeytana meydan bırakmadan onları barıştırmalı.
Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki esirgenesiniz. HUCURAT SURESİ 10. AYET
 
Ve yine:
Enes İbn-i Mâlik radiya'llahu anh'den rivâyete göre, Resûl-i Ekrem Sallallahü aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Ashâbım! Birbirinize buğz (düşmanlık) etmeyiniz, birbirinize haset etmeyiniz, birbirinizden (yüz çevirip arkalaşarak) ayrılmayınız. Ey Allah'ın kulları! Birbirinizle kardeş olunuz. (Kardeş sevgisi gösteriniz). Bir Müslümanın din kardeşini üç günden fazla bırakması (küs durması) helâl değildir. BUHARI HADİS NO: 1992
 
49.Vekil, vekilim diyerek, sadatın dergahında, çalışanlara karışmamalı, aksi bir emir almamışsa, sadatın dergahında görevlinin görevine müdahale etmek, mürşidinin istek ve amacına itiraz anlamı taşır çünkü o görevliyi dergahında görevlendiren ona iş veren, mürşidin ta kendisidir.
50.Vekil, memleketinde bulunan dergahlarda ve sadatın dergahında hizmet için kimseye emir vermemeli, gerekiyorsa, gücü yetiyorsa kendisi bu hizmetlere talip olup, kendisi yerine getirmeye çalışmalı. Bu gibi işlere sofiler talip olursa sıraya koyarak hak geçirmemeli.
51.Vekil hizmetten gelen feyiz ve nispetin çok yüksek olduğunu sofilere anlatarak, sofileri mürşidin dergahında, hizmete teşvik edip, onlarla beraber çalışarak, o feyizden, o nispetten vekilde yararlanmalıdır.
52.Vekil, sadatın dergahına kafile getirirken, sadatı ziyaret etmenin edebini, dergahı aliye de hal ve hareketleri, yeme ve içme edebini, yatma ve oturma gibi mekanların düzenini ve sofiye gerekli ihtiyaçların nasıl ve nereden karşılanacağını en ince detayına kadar anlatmalıdır.
53.Vekil, mürşidin emri gereği, virt, rabıta, hatme, teveccüh talimatı anlatırken, çok dikkatli, uygun kelimelerle, herkesin anlayışına hitap ederek, yumuşak bir tavır ve dille, insanları bilgilendirmeli, bu bilgilendirme esnasında yeniden sorular sormalara, meydan verilmeden açık ve sarih, öz anlatım yapmalı kafadan bir şey katmamalı.
54.Vekil, sadatın hizmetinde olurken dikkat edeceği bir durumda, hemşehrilik ve ayrımcılıktır, vekil bunlara dikkat edecek ve tüm sofilerin ümmeti muhammed olduğunu, sofinin sadata Allah’ın emaneti olduğunu unutmamalıdır.
55.Vekil, sadatın yanında görev yaparken, dikkat etmelidir ki, şeyhi sofilere tövbe ve tarikat verirken, vekil sofileri çekiştirmekten, itelemekten, kakalamaktan onları azarlamaktan şiddetle sakınacak, ve sadatın huzurunda olduğunu unutmayıp, biat edenlerin huy ve karakterlerine vakıf olmadığından, onları tanımadığından, kesinlikle hor ve hakir davranış içinde olmayacak.
56.Sadatın yanında görev yapan bir vekil, mürşidi ile istişare eden bir sofi ile mürşidin konuşmalarına dikkat kesilip onları, dinlemeye meraklı olmamalı, dinlemek için çaba sarf etmemeli, eyer istemeden bazı konuşmalara bazı mevzulara vakıf oldu ise, onu hemen oracıkta unutup bir daha duymamaya çaba sarf etmelidir ve orda istemeden duyduğu şeyleri başka yerde dile getirmemelidir. Çünkü mürşit, eyer görüşmeyi herkesin duymasını isteseydi gizlilik lüzumu hasıl olmazdı.
57.Vekil, bulunduğu yerleşim yerinde, tövbe verirken, sohbet ederken, adap ve edeblere dikkat ederek, şeriattan kesinlikle ayrılmayıp ve tavizde vermeden, göze ve kulağa hitap etmeli, bu mefhumlara yani şeriat ve- tarikata sımsıkı özenle sarılmalı, bunlara muhalif işle iştigal etmemelidir.
58.Bayan vekillerin olmadığı yerde zaruriyete binaen bayanlara şeriatsızlığa düşülecek halden korunup, tedbirler alarak, zaruriyet miktarınca, perde ve kapı arkasından görüşmeli. Fitne ocak söndürür bilerek fitneye fırsat vermemelidir.
59.Vekil Hanefi mezhebi olarak eşine annesine, kızına, bacısına tövbe tarigat verebilir.
60.İşte kardeşlerim vekil, en nihayet, bir insandır. Hata bizlere, tövbe bizlere, af ve mağfiret yüce Allah’a dır. Ama şurası muhakkak ki VEKİL, ne zaman varlık iddiasına girer, VEKİL ne zaman kendine itibar gösterilmesini ister, VEKİL ucup ve kibire, duçar olur, VEKİL bakar ki bir miktar hasenat ve kemalatı kendinde gözükmekte, VEKİL bunlara bel bağlar, ve VEKİL der ki bunlar bana yeter, bunlarla ben kurtulurum der, işte VEKİLİN BİTTİĞİ VEKİLİN perişanları oynadığı an o andır, VEKİLİ helâk’a götürdüğü anın başlangıcı da o andır.
 
 
 
MÜRİD VEKİLDE OLSA, MÜRİD’TİR. MÜRİDİN HATASI MÜRŞİDİNE MAL EDİLİR. BİLİNMELİDİR.
 
ŞAH NAKŞBEND’İ HAZRETLERİ BUYURDULAR Kİ: MEN LÂ EDEBE LEH, VELA TARİKATA LEH.(EDEBİ OLMAYANIN TARİKATI DA YOKTUR.)
 
SEVGİLİ KARDEŞİM EDEBLER BİTMEZ BURADA YAZILI EDEPLERİ OKUYUP ONLARA UYMAK VE ONLARI YAŞANTIMIZDA TATBİK ETMEK HEM SENİN VAZİFEN OLMALI HEM MENFAATİNİN GEREĞİ OLMALIDIR. İDRAK’IMIZI AÇARLAR İNŞALLAH.....
 
HAKİKİ MÜRİD
EN HAKİKİ MÜRİD, İNSANLAR ARASINDA MÜRŞİDİ İLE ÖVÜNEN DEĞİL, ASIL MÜRİD, MÜRŞİDİNİN KENDİSİYLE ALLAH’IN (CC) PEYGAMBERİN (S.A.V.) HUZURUNDA ÖVÜNDÜĞÜ KİMSEDİR.

 
  Bugün 8 ziyaretçi burdaydı!

  

 

 
 
SİTEMİZİ GEZDİNİZ DAĞARCIĞINIZDA BİR ŞEYLER KALDIYSA NE MUTLU BİZE TEŞEKKÜRLER. İLETİŞİM İÇİN tasavvufi@hotmail.com tasavvufi@hotmail.com .... .....
 
 

   
 
 
.....
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol