RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH'IN ADIYLA BAŞLARIM


   
  TASAVVUF Sitesi:..Ey iman edenler Allah'tan korkun ve sadıklarla beraber olun(Tövbe suresi 119.ayet)
  MÜRİDİN ADABI
 

 

2. Mürid için mürşidine karşı itiraz, çok tehlikeli bir dav ranıştır. Mürid, dil veya kalp ile mürşidinin hareketlerine itiraz etmemelidir. Eyer ilim sahibi ise tevil etmeye gayret göstermeli, yok eyer tevil yapamıyorsa, bilene sormalı. 3. Mürid, uygunsuz yer, zaman ve kişilerin yanında mürşidinden bahsetmemelidir. Onun sohbetlerini aktarma malıdır. 4. Mürid, yaptığı amellerle övünmemeli, bunları görmemeli ve kulluğun emirleridir diyerek daha çok amel işlemeli. 5. Mürid, talep etmiş olduğu Allah’ın (cc) rızasına başına gelen musibetlere, belalara ve her ne gelirse gelsin, sabretmeli ve bu sabrında sadık ve ısrarlı olmalı. Mürşidini malından, canından, anne ve babasından çok sevmeli, başına ne geldiyse Allah’ın izniyle mürşidinden geldiğini bilmeli. 6. Mürşidin, müride tahsis ettiği, verdiği zikir, murakabe ve hizmet için mürid asla ihanet etmeden verilen emri yerine getirmeli, mürşidine karşı son derece saygılı, hürmetkar ve nazik olmalıdır. Mürşidinin verdiği zikirle, kalbini temizlemeye, tamir etmeye gayret, azim göstermelidir. Muradı ise sadece Allah’ın (cc) rızası olmalı. 7.mürşidinin kendisine verdiği her hangi bir hediyeyi, özenle ömür boyu saklayarak kimseye vermemeli ve satmamalıdır. 8.Mürid, mürşidinin akrabalarına ve evlatlarına, komşularına, misafirlerine de edepli, saygılı ve vefalı olmalı. 9.Mürşidinin herhangi bir konuda getirdiği yasağa riayet ederken bu benim yararımadır demeli. 10.Mürşidini kabul etmeyen kişilerle bir arada bulunmamalıdır. Mürşidine tam teslimiyeti olanın feyiz ve nispeti üst derecede olur ve menfatlanır. İtiraz eden müridin ise feyiz ve nisbet kapısının önünü kendisi keser. 11. Mürid olmayı isteyen, müritliğe ve kulluk müesse sesine baş koyan insanlarda bulunmaması gereken pek çok manevi hastalıklar vardır ve çoğu insanlar, bu hastalıkların kendilerinde olmadıklarını öne sürerler. İnsanlar hasta kalplerindeki maneviyatın kabullenmediği, bu hastalıklardan kurtulma çarelerini aramak ve bulduklarında da bu tedavi yollarını ve sebeplerini uygulamak ise insana gereklidir. İşte bu gibi hastalıklar hakiki bir mürid de, bir kulda olmamalıdır. Bazı hastalıklar.

1. Ucup .(kendini beğenmek), 2. Riya (gösteriş yapmak), 3. Kibir (büyüklenmek), 4. Haset (çekememezlik), 5. Cimrilik, 6. Kinleşmek, 7. Küfürlü konuşma, 8. Ağır el kol hareketleriyle şakalaşmak, 9. Buğuz etmek, 10. Zalim olmak, 11. Verdiği sözde durmamak, 12. Su-i zan etmek, 13. Dünya ve maddiyat düşkünü olmak, 14. Hayasızlık yapmak, 15. Fitneci olmak, 16. Emin güvenilir olmamak, 17. İnatçılık yapmak, 18. Münafıklık da bulunmak, 19. Şehvet düşkünü olmak, 20. İnsanları horlamak, 21. Geçmişi ile devamlı övünmek, 22. Yaptığı hataların üzüntüsünü çekmemek. 23. Gıybet ve dedi kodu yapmak. 24. Tövbeye gelmemek. 25. Devamlı yaradılış gayesinden habersiz gafil gezmek. Gibi manevi hastalıklardan mürid kendini korumayı öğrenecek ve bunlardan kurtulmaya çalışacaktır.

12. Mürid şunu kesinlikle bilmelidir ki, Allah (cc) kendisini devamlı gözetiyor buna böyle inanmalı ve bilmelidir. Böyle inanıp, böyle bildikçe devamlı her nerede olursa olsun zikir ile meşgul olmalı ve halini muhafaza etmeli.

13. Kötü sayılan yerlere gitmeyi, kötü dostlukları, kötü alışkanlıkları, kötü huylarını terk edip, Allah’ı (cc) hatırlatan ve insana istikamet veren yerlerde olmaya özen göstererek, iyi insanlar ve iyi dostlarla oturup kalkmalı.. 

14. Müridin gözü başkalarının elinde olmamalı. Başkasının malı ve mülkünden sana fayda yoktur ve senin meşguliyetin Allah (cc) olmalı. insanların elindekilerden ve cebindekilerden gözünü çek ki insanlar seni sevsin, dünyadan elini ve eteğini çek ki Allah (cc) seni sevsin.

15. Mürid, rızkın da bir daralma, başında bir veya birkaç musibet ve bela geldiğinde sabır ederek imtihanımdır demeli, gevşekliğe düşmemeli. 16. Müridin şayet zikir gibi görevleri bulunursa bu görevlerini yaparken zaruriyetler hariç yalnız olmaya, insanların alay edebileceklerini hissettiğinde ise, kapalı bir odada vazifesini ifa etmelidir. Çünkü zikirle alay edenler zarar görebilirler 17. Mürid tüm ihtiyaçlarında aşırıya gitmeden, fuzulî hallerden kaçınıp, ihtiyaçlarıyla yetinmeyi bilmeli. İsraflardan şiddetle kaçınmalı, orta halin değerini bilmeli. 18. Mürid devamlı kendini hesaba çekmeli, nefsinin ayıplarını görerek, nefsini Allah’ın (cc) rızasına yöneltmeli. Nefsi taat ve ibadetten çekilmeye, bıkkınlık, usanç getirdiğinde ise; ey nefsim seni ahiret için rahatsız ediyorum diyerek kendine telkinde bulunmalı. Allah’ın verdiği nimetlere karşılık şükür ehli olmalı. 19. Mürid, seher vakitlerini ihya etmeli, seher vakti müride uyumak yakışmaz. O vakti lâyıkıyla ihya etmeli. Bu vakit çok makbul bir vakittir, Allah’ın (cc) yanında değeri ve önemi vardır bilmeli. 20. Mürid olan, aldığı nefese, evine getirdiğine, yediğine ve içtiğine ve giydiklerine her şeyine dikkat etmelidir. Müridin helalından olanlarla iştigal etmesi, dinin emirlerindendir. Bu halle bu emirlerle yaşarken helalından yiyen, helalından giyen ve sofrasından tam doymadan kalkan ibadetlerin de olan tembelliği kaldırır ve dini işlerini kolaylaştırır dikkat etmeli. 21.Mürid haramlara dikkat ederek, gözünü yabancı kadınlara bakmaktan şiddetle sakındırmalı. Bu bakış feyiz almasına engeldir ve helakına sebep olmayı teşkil eder. Dilini de fuhşiyatdan, küfürden, muhafaza ederek kalbini de havlatırlardan sakındırarak, kalbine sır sahibi olmayı hedeflemelidir. 22. Mürid de aşırı ve fazla şaka, oyun yakışmaz. Bunların fazlası kalbi öldürür. Kalbe zulmet getirir. Bunların zararlarını bilen bunları terk eder.23. Mürid kardeşleri ve başka kişilerle münazara ve münakaşa yapmaz. Bu unutkanlık sebebidir. Yapan helâllik almalı ve tövbe etmelidir 24. Kalbi öldüren kahkahayla gülmektir. Mürid bunun için kahkahayla gülmeyip tebessüm etmelidir. 25. Mürid başkalarının hallerinden bahsetmemelidir. Sırlara sahip çıkmalıdır. 26. Mürid büyüklük şeref gibi muhabbetleri terk etmeli. Bunların muhabbeti Allah’ın (cc) muhabbetine engeldir. 27. Derecesini yükseltmek isteyen mürid, mütevazi olmalı. Devamlı Allah’dan (cc) korkmalı, devamlı affını talep etmeli. Yaptıklarına değer vermemeli. Takva eri olmaya özen göstermeli, sünnetlerden kopmamalı. 28. Mürid devamlı korku ve ümit arasında olmalı. 29. Mürid mürşidinin emirlerini yapabilmek için, kendine ait zaman ayırmalı. 30. Mürid kendi mürşidi dışındaki sadatları ziyaret ettiğinde, hayatta olsun veya olmasın rabıtalı, edepli ve adaplı olmalı ki, mürit o halde mürşidine laf getirmeye. Çünkü müridin hatası mürşide mal edilir anlamalı. 31. Mürid gittiği yolda nefis ve şeytanın düşmanlıklarını bilip, onların baş tehlike olduğunu unutmamalı. Bunlarla mücadelede azimli olup, bu azmini yılmadan yapmalı. 32. Mürid, ben müridim deyip de, ibadet, taatı ve ameli terk eden değil, mürid müritliğini bahsettiği gibi yaşayan dır. 33. Mürid sohbetlerinde evliyalardan, sadatlardan insanlara bahsettiğinde muhabbetinin artıp kuvvetlenme sine sebep olur. Ashab-ı kiramdan bahsettiğinde ise imanın kuvvetlenmesine, günahların af olmasına sebep olduğunu unutmamalı. 34. Mürid bilir ki tarikatı Aliye’nin ameli, şeriatın ahkamlarını yerine getirmek ve nefsiyle mücadele etmektir. Mürit şeriata ne kadar önem verirse, Allah’ın (cc) emir ve yasaklarına ne derece uyarsa, hava-i nefisten nefsin arzu ve isteklerinden o nispette uzak olduğunu bildiğinden, şeriata çokça sarılmalı. 35. Mürid yalan, gıybet, koğuculuk, iftira, malayani, kibir, gurur, inat, huysuzluk yeminli ve küfürlü konuşmak, Müslümanlarla küs durmak gibi adetlere sahip olmamalı. 36. Mürid devamlı aptesli bulunmalı, ibadetlerin başı temiz olmaktan geçtiğinden, mürid ibadetlerinden önce tuvalet adabına uyarak, özenle temizliğine dikkat etmeli. Necaset sıçrantılarından sakınmalıdır. 37. Mürid zamanını değerli bilip, zamanını ibadet, zikirle, tespihat ve duvayla geçirmeli. Hayatını sünnetlerle ve nafilelerle süslemeli. 38. Mürid, farz namazlarını cemaatla kılmaya gayret etmeli. Gönlü devamlı mescitlerden yana olmalı. 39. Mürid, varsa kazaya kalmış olan, namaz, oruç gibi farz ibadetlerini yerine getirip, borcu olan ibadetlerini biran evvel yapmalı. 40. Mürid, yalan, gıybet gibi mefhumlardan uzak, olup Laf getirip götürenlere dikkat edip, kendide yapmamalı. 41. Mürid, az yemeli, az uyumalı, az konuşmalı. Kul haklarına dikkat ederek, üzerinde varsa onları ödemeli. 42. Mürid, eyer varsa mürşidinin bir sırrına, vakıf, olmuşsa, duymuşsa, görmüşse bunu herkesten saklamalı. 43. Mürid, rüya, keşif, keramet gibi hallere itibar etmemelidir ve bunlarla da amel edilmez. 44. Mürid, Allah (cc) tarafından kendisine hibe olarak verilen, hal keşif, keramet gibi bir manevi durum yaşarsa, bunu asla mürşidinden gizlememeli ve hemen olan biten mürşide haberdar edilmeli. 45. Mürid, gördüğü rahmani rüyalarını, anlatmak gereği hissederse adaben evvela mürşidine, mürşidine gidecek zamanı ve vakti yoksa mürşidine iletmek üzere mürşidinin vekiline, sonra ehline, sonra meşrebi tutan sevdiği bir kardeşine anlatmalı. 46. Mürid, sâdât-ı kiramın, mürşidinin sohbetlerini başkalarına aktarırken, ne eksik, ne fazla, nede noksan olarak aktarmamalı.Sohbetleri aktarırken de, aynen sahabenin peygam berimizin hadislerini, kıssalarını, sohbetlerini aktarırken, takındıkları edebi kendine örnek almalı. 47. Mürid, başkalarından üzerine mürşide götürülmek üzere selam almamalı ve gelip mürşide bu selamı iletmemeli. 48. Mürid abesli yatmaya özen göstermeli ve sünnet üzere yatarken, mürşidin rabıtasını da eksik etmeden mürşidim yanımdadır diye rabıtalı yatmalı. 49. Mürit, kendini kefene sarılmış ve mezara konulmuş bir ölü gözüyle görüp, kendi haline devamlı hayıflanmalı. 50. Mürid, şunu bilmelidir ki, terbiyesi kendi gayret ve azmine bağlıdır. Halin kitabı olmaz terbiyeler hallere göredir, aşırı olmak önde olmak arzusunu şöhret afettir kuralı dizginler unutmamak lazımdır. Mürid, önde olmamaya özenli olmalı her şeyde ileri çıkmamalı. 51. Mürid, içeride olduğu kadarda dışarıda yani cadde ve sokaklarda halini muhafaza etmeli, yürürken ayaklarının önüne nazar ederek, nazar berkademi işlemeli, gözünün etrafla olan ilişkisini kesmeli. 52. Mürid, tarikat da olan hatme, virt, rabıta, teveccüh gibi amellerinin de adap ve edeplerini bilip öğrenmeli, öğrendiği edebleri de uygulamalı. 53. Mürid, tarikatta ne kadar ilerlerse ilerlesin, nereye varırsa varsın, kendini daha yolun başında görüp kabullenmelidir. 55. Mürid, sadatın dergahına varınca, bütünüyle edebe sarılmalı ve işte bu dergahta kalanlar, seydamın görevlendirdiği kardeşlerim bizim için, yemek hazırlıyor, yatak hazırlıyor, bizim rahatımız için kendileri fedakarlık ederek uykusuz kalıyorlar, bizlere hizmet ediyorlar, oysa ben bunlara layık değilim. Layık olmak için Allah’a ibadetimi fazlalaştırmam, zikrimi hatme mi, rabıtamı yapmalıyım. Mürşidimden azami istifade için çalışmalıyım demeli ve haftada bir gün, ayda bir gün dergaha geliyorum bir günde uykusuz kalayım ne olur ki diyerek, uykusunu kısarak, dergahta elinden gelen bir işle uğraşmalı, tuvaletlerin temizliğine bakmalı veyahut, uyuyan kardeşlerinin başında bekleyip, onların açılan üzerlerini örterek onlara, hizmet de bulunmalıdır. 56. Mürid, eyer dergah da görevlendirilmişse, dergaha gelenler Allah için sadatı ziyarete geliyorlar, diye düşünerek, misafire ikram vaciptir hadisi şerif gereği sofilere dergahta yardımcı olmalıdır. 57. Mürid, sadatın dergahında, teveccühte, hatmede, mescit de namaz saflarında, çorba içilirken, mürşidinden tövbe ve tarikat alırken izdiham olacağından, vaktinden fedakarlık ederek, aceleciliği bırakıp, kardeşlerine nefsini tercih ederek, sırasını onlara vermelidir. Çünkü böyle yapmak, cemaatin içinde farklı huy ve karakterler de insanlar olacağından, zıtlıklara, meydan verilmeyip, ilk defa gelen kardeşlerine de bir ikram yerine geçerek, onların memnuniyeti onların hoşnutluğu, onların kalpleri nin ısınmasına sebebiyetle de sofi ayrıca fayda görür. 58. Mürşidinin selamını duyan bir mürit, bu selamı sesli olarak almalı, selamı alırken de edebi ve adabından taviz vermeden normal ses tonunda almalı. 59. Yüce Allah (cc) hazreti Muhammed (s.a.v.) efendimizi, kainata bir rahmet bir örnek olarak göndermiştir. Allah (cc) hazreti Muhammed (s.a.v.) gibi yüce bir şahsiyetten ve bir kul ve bir insan olarak yaşantısından razı olmuştur; şöyle ki: sağlam kaynaklardan gelen haberlerle, Hazreti Muhammed (s.a.v.) efendimiz, nazik tabiatlı, ince ve hassas ruhlu ve güler yüzlü idi. Yüzünden tebessüm eksik olmazdı. En sıkıntılı anında bile üzüntüsünü belli etmezdi. Halbuki Mekke döneminde müşriklerin eziyetlerine, Medine döneminde de saldırılara maruz kalmıştır. İnsanlığın en büyük musibetlerinden biri olan savaşla defalarca karşı karşıya gelmiştir. Hazreti Fatıma hariç, diğer çocuklarını sağlığında kaybetmiştir, bunlara rağmen sıkıntısını belli etmezdi. Bütün bu sıkıntı verici olaylar onun dünyasını karartmamış, ümidini hiç yitirmemiş ve metanetini muhafaza etmiştir. Hazreti Muhammed (s.a.v.) efendimiz, katı yürekli sert ve hiçbir zaman kırıcı değildi. Ağzından sert ve kaba hiçbir söz, cümle ve kelime sadır olmazdı. Başkalarını tenkit ve taklit etmezdi. Kimsenin ayıbını kusurunu yüzüne vurmazdı. (64)..NİSA SURESİ 86. AYET: Yanlış ve hoşlanmadığı (ki onun hoşlanmadığı kurana ters düşenler, örflere ters düşenler, ahlaka ters düşenler) bir davranış, bir iş görürse “içinizden bazı kimseler şöyle, şöyle yapıyorlar, böyle, böyle iş işliyorlar şeklinde “ bu davranışların kimler tarafından işlendiğini belli etmeden ve kimseyi kırmadan hataları düzeltirdi. Kimsenin sözünü kesmez, konuşması bitene kadar dinlerdi. Tartışmayı sevmez ve yapmazdı. Kendisini ilgilendirmeyen işlerle ilgilenmez ve meşgul olmazdı. Kimsenin gizli halleriyle uğraşmaz ve araştırmazdı. Allah’a (cc) saygısızlık olmadığı müddetçe kendine yapılan kötülükleri şahsına yapılanları bağışlar, eline fırsat geçince de intikam almayı düşünmezdi. Cömertti. Eline geçen her şeyi muhtaçlara dağıtırdı. Ahde vefa gösterir, sözünde dururdu. Kibirli değil; alçak gönüllü idi. Arkadaşlarının arasında ayaklarını uzatmazdı. Sahabeler, her işini yapmayı kendileri için bir şeref, bir görev saydıkları halde, bütün işlerini kendisi görür, ev işlerinde hanımlarına yardım ederdi. Fakir kimselerle düşüp kalkmaktan, yoksulların, dulların, yetimlerin, kimsesizlerin işlerini görmekten zevk alırdı. Kanaatkardı. Bulduğunu yer, bulduğunu giyer hiçbir şeyi beyenmemezlik etmezdi. İşlerini nizam ve intizam içinde yapardı. İbadet, uyku ve istirahata ayırdığı vakitler belli idi. Zamanını boşa harcamazdı. Adalet sahibi, insanları eşit tutar, zengin, fakir, efendi, köle, büyük ve küçük ayrımı yapmazdı. Hanımlarını, çocuklarını ve yanında büyüyenleri dövmemiş ve azarlamamıştır. Efendimiz hazreti MUHAMMED MUSTAFA (s.a.v.) kendisi için ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim buyurmuştur. Yüce Allah (cc) kuranı kerimde: AHZÂB suresi 21. Ayetinde Andolsun ki, Resulullah, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok zikredenler için güzel bir örnektir, buyurmakta, bizlere düşense efendimizin ahlakıyla ahlaklanıp, Allah’ın (cc) rızasına ermek ve sevilen kulları arasına dahil olmaktır. KARDEŞİM; Küçüklerine karşı daima şefkatli olmalısın. Büyüklerine karşı daima hürmetkar olmalısın. Nefsinin, başkalarına karşı yaptığı eza ve cefa verme gibi durumlarda insaflı olmalısın. Başkalarından kendi nefsine karşı yapılan eza ve cefa hallerinde de sabırı elden bırakmamalısın. Yaptığın her işi gafletle yapmayıp, huzur ve bilinçli olarak yapmalısın.Yediğine, içtiğine, tuvaletine, abdesti ne ve ibadetine çok dikkat edeceksin. Sevgili kardeşim neticede edebin sınırı yoktur. Burada yazılı edepleri okuyup onlara uymak ve tatbik etmek hem senin vazifen olmalı hem menfaatinin gereği olmalıdır.
 
  Bugün 12 ziyaretçi burdaydı!

  

 

 
 
SİTEMİZİ GEZDİNİZ DAĞARCIĞINIZDA BİR ŞEYLER KALDIYSA NE MUTLU BİZE TEŞEKKÜRLER. İLETİŞİM İÇİN tasavvufi@hotmail.com tasavvufi@hotmail.com .... .....
 
 

   
 
 
.....
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol